Büyümede kayıp yıllar ve hızla zenginleşen ülkeler
“`html
Ekonomik Büyümenin Geleceği: IMF’nin Öngörüleri ve Türkiye’nin Durumu
Önümüzdeki süreçte ekonomik büyüme, uluslararası alanda büyük bir öneme sahip. Uluslararası Para Fonu (IMF), 2023 yılı için küresel büyümenin %3,2, 2025 yılı için ise %3,3 olmasını öngörüyor. Bu rakam, yüzyılın başından pandemiye kadar olan %3,8’lik ortalamanın altında kalıyor. Bu dönemde büyüme hedeflerine ulaşabilen ülkeler, ekonomik anlamda önemli başarılar elde edecek.
Türkiye’nin ekonomik büyümede yaşadığı sıkıntılar, herkesin malumu. Elbette büyümenin niteliği de büyük bir öneme sahip; üretkenlik artışına dayalı bir büyüme gerçekleştirme konusunda epey mesafe kat edilemediği açık. Verilere göre, 2013 yılında gayri safi yurtiçi hasılada (GSYİH) bir trilyon dolarlık zirveye ulaştıktan sonra, kayıplarla dolu bir 10 yıl yaşadık. Trilyon dolarlık seviyeye ancak geçtiğimiz yıl ve bu yıl yeniden ulaşabildik. Bu kritik dönemde kaybettiğimiz zaman, ülkemiz için büyük bir kayıp oldu.
1923-2001 Döneminde Ortalama Büyüme: %5
Türkiye’nin GSYİH büyüme grafiği incelendiğinde, dalgalı bir tablo gözlemleniyor. Kısa süreler içinde (%7 gibi yüksek oranlarda) yaşanan hızlı büyümelerin ardından gelen duraklama ve daralmalar dikkat çekiyor. Prof. Dr. Mehmet Hasan Eken’in araştırmasına göre, Türkiye ekonomisi 1923’ten 2021’e kadar ortalama %5,07 büyüme gösterdi. Dönemsel bazda bakıldığında, en yüksek büyüme %7,85 ile 1923-1938 döneminde, en düşük ise %2 ile 1938-1950 döneminde gerçekleşti.
2006 ile 2015 yılları arasında Türkiye’nin ortalama büyüme oranı %5,1 olarak belirlenirken, önümüzdeki yıllarda bu oranın çok daha altına düşmesi bekleniyor.
Bu yılın ikinci çeyreğinde, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, GSYH %2,5 oranında büyüdü. Mayıs ayı sonunda %5,7 olarak açıklanan ilk çeyrek büyümesi ise %5,3 olarak revize edildi. Bu veriler ışığında, 2024 yılının ilk yarısında ekonominin %3,9 civarında büyüdüğü görülüyor.
Orta Gelir Tuzağından Kurtulmak İçin Hedef: Kişi Başı 16.000 Dolar
Ekonomi uzmanlarına göre Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulması şart. Orta gelir tuzağı, bir ekonominin belirli bir kişi başına gelir seviyesine ulaştıktan sonra orada sıkışıp kaldığı durumu ifade ediyor; bu durum Türkiye’nin güncel durumunu da iyi bir şekilde ortaya koyuyor. Bu tuzağa düşen ülkeler, düşük gelir grubu ülkeleri ile rekabet edemezken, yüksek gelir grubundaki ülkelerle inovasyon yetersizliği nedeniyle düşük büyüme performansı sergiliyor.
Bu tuzaktan çıkmak için genellikle ABD’nin kişi başı gelirinin (2024’te 81.695 dolar) %20’sini aşmak gerekiyor. Yani, Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulabilmesi için kişi başı gelirin kalıcı olarak 16.000 dolara ulaşması gerekli. 2023 verilerine göre, bu rakam 12.849 dolarda bulunuyor.
Uzmanlar, ülkelerin bu gelir seviyesinden kurtulmaları için, ulusal tasarruf oranlarını artırmaları, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) yatırımları ile inovasyon kapasitelerini güçlendirmeleri, nitelikli iş gücü için beşeri sermaye yatırımlarını artırmaları, fikri mülkiyet ve patent haklarını korumaları, işgücü piyasasında reformlar gerçekleştirmeleri ve toplam faktör verimliliğini artırmaları gerektiğini vurgulamaktadırlar.
2024 ve Sonrası Büyüme Beklentileri
IMF, Türkiye için bu yıl %3, 2025 yılı için ise %2,7 büyüme tahmininde bulundu. Diğer yandan, Nijerya, ucuz iş gücü ve petrole dayalı ekonomisi sayesinde 2024 ve 2025 yıllarında büyüme şampiyonu olmaya aday. Nijerya’nın ardından sırasıyla Senegal, Hindistan, Gürcistan ve Ruanda gibi ülkelerin de büyüme performansları dikkat çekiyor.
Bu yıl ve gelecek yıl Hindistan %7, Vietnam ve Kamboçya ise %6 ile yüksek teknoloji ve yapay zeka donanımları üretimi sayesinde hızla büyüyen ülkeler arasında yer alıyorlar.
Ekonomik Büyüme ile Yoksulluk ve Eşitsizlikle Mücadele
Ekonomik büyüme, yoksullukla mücadelede en etkili araçlardan biri olarak görülüyor. Kişi başına düşen GSYİH arttıkça, en alt gelir grubundaki gelir de artış gösteriyor; dolayısıyla yoksulluk ve eşitsizlik azalıyor. Araştırmalar, dört yıl ve üzeri süren durgunluk dönemlerinin, içerideki gelir eşitsizliğini %20 oranında artırdığını göstermektedir.
IMF Başkanı Kristalina Georgieva’nın Temmuz ayında yaptığı açıklamada, küresel ekonominin düşük bir hızda sıkıştığını ve bu durumun yoksulluk ve eşitsizlik ile mücadeleyi zorlaştırabileceğine dikkat çekiyor.
Büyümede Uzun Vadeli Düşünmek
Georgieva, pandeminin geride kalması ile düşük büyüme döneminin derinleşmesinin önlenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Yüksek yoksulluk oranının arttığını, dünya genelindeki açlık sorunlarının yoğunlaştığını ve ülkeler arasındaki eşitsizliğin uzun süreli düşüşünün durduğunu belirtiyor. Durgunluk dönemlerinde, yavaş iş yaratma ve ücret artışları, yapısal işsizliği artırarak, çalışanların gelir payını azaltıyor. Yani, düşük büyümenin hâkim olduğu bir dünyada uzun süre sıkışmak, eşitsizliği artırıyor.
Ekonomik büyümeyi bir maraton gibi görmek daha uygundur. Türkiye ve diğer ülkeler bu hatayı yapmış olabilir; dur-kalk şeklinde büyüme yerine, %5’in üzerinde sürdürülebilir bir büyüme elde edilmelidir. Bunu başaramayan ülkeler, kaynaklarını israf ederek uzun vadeli gelişim fırsatlarını kaybetti.
Öne Çıkan Ülkeler ve Başarı Hikayeleri
Yaklaşık 200 ülke arasında, uzun süreli sürdürülebilir büyüme gösteren birkaç örnek ülke dikkat çekiyor; bunlar arasında Etiyopya, Ruanda, Moğolistan, Çin, Hindistan, Vietnam, Bangladeş, Filipinler, Ermenistan ve Gürcistan gibi ülkeler öne çıkıyor.
Özellikle Etiyopya, son yirmi yıldır altyapısında önemli iyileştirmeler yaparak tarıma dayalı ekonomisini dönüşüm hedefindedir. Ruanda ise kapsamlı ekonomik kalkınma ve yoksulluk azaltma programları ile verimli bir şekilde ilerliyor. Öte yandan, Çin, önümüzdeki on yıl içinde ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda hızla ilerliyor. Bangladeş, Vietnam ve Hindistan, gelişen üretim merkezlerine dönüşerek başarılara imza attı.
Gürcistan: Ekonomik Özgürlük ve Reformlar
Orta Asya’nın dinamik ekonomilerinden biri olan Gürcistan, iş yapma kolaylığı ve ekonomik özgürlükleri ile dikkat çekiyor. Bu ülke, kapsamlı ekonomik reformlarla şeffaflık ve rekabetçilik oluşturmaya çalışıyor. Pandemiden sonra, 2021 ve 2022 yıllarında %10’un üzerinde büyüyen Gürcistan, 2023’te de %7,6, 2025’te ise %6 büyüme bekliyor.
Bulgaristan, son otuz yılda Avrupa Birliği üyesi olmanın avantajıyla önemli bir dönüşüm geçirmiştir; son derece merkezileştirilmiş planlı bir ekonomiden, açık ve piyasa odaklı bir ekonomiye geçiş yapmıştır. Romanya ise 2000’den 2022’ye kadar sürekli bir ekonomik büyüme trendi izleyerek, düşük maliyetli enerji kaynakları ile kendini güçlendirdi.
Kişi Başı Milli Geliri Artıran Ülkeler
Hızlı ve istikrarlı bir büyüme ile kişi başına GSYİH’sını rekor düzeyde artırmış ülkeler dikkat çekiyor. Örneğin, Çin, 2000 yılında 959 dolar olan kişi başına GSYİH’sını 2023 yılında 12.614 dolara çıkararak %1.215 artış sağlamıştır.
Romanya, AB üyeliğinin etkisiyle 2000 yılında 1.660 dolardan 2022’de 18.419 dolara yükselerek %1.010 oranında bir artış yaşamıştır. Türkiye ise 2000 yılında 4.278 dolardan geçtiğimiz yıl 12.986 dolara ulaştı; bu da %204’lük bir artışı gösteriyor. Ancak, belli bir seviyeden sonra kişi başı milli gelirlerin katlanarak artması zorlaşıyor. Sürdürülebilir yüksek büyüme hızına sahip Endonezya gibi ülkeler ise çok daha olumlu bir tablo sunmaktadır.
“`